11 Ekim 2011 Salı

Korkak - Bölüm 3

Ne zaman konusu açılsa ve “Hiç erkek arkadaşım olmadı” desem, üzerime doğru yönelen bakışlardaki acıma duygusu güldürüyor beni. Yalnızlığımın kendi tercihim olabileceği kimsenin aklına gelmiyor mu yoksa drama yaratmak her zaman daha mı ilgi çekici geliyor ona karar veremedim henüz.  Bu itirafımın ardından üzerimde gezinen bakışlar, vücudumda çekici yönler arayarak zihinlerinde oluşturdukları acıma duygusunu perçinlemeye çalışıyor gibi hissediyorum.

“ Ne yani sen şimdi kimseyi öpmedin mi?” diye sordu bir çocuk. Onun aklındaki öpmek fiilinin anlamını değiştirecek şeyler yaptım ama bunu ona söyleyerek, basit, anlamsız hayatına heyecan katmak istemedim. “Hayır” dedim kısaca. “Bence Buket doğru erkeği arıyor” diye savundu beni Aylin. Cevap bekleyen bakışların tekrar üzerime doğrultulduğu hissettim ama onlara daha malzeme olmak istemiyordum. Çayımdan büyük bir yudum aldım. Evlilik öncesinde cinsel yaşamın normal karşılandığı Zulu kabilesi kızlarının, bekaretlerini ispat ettikten sonra söyledikleri şarkıda söyledikleri gibi “Cennette bir melek olmaya hazırım” diye geçirdim ve gülümsedim.  Aylin, gülümsüyor olduğum için onu onayladığımı düşündü. Buna karşılık kocaman bir kahkaha patlattım içimden.

Okuldan sonra hiç acele etmeden, yavaş yavaş yürüdüm evime doğru. Önünden geçtiğim vitrinlerdeki kıyafetlere baktım uzun uzun. Siyah, dar ve mini bir elbiseye takıldı gözlerim. Mağazaya girip elbiseyi aldım. Koca memeli bir striptizci olsaydım, memelerim bu elbiseden dışarı taşardı. Ama değildim. Striptizcilerin hiç sahip olmadıkları libidoya sahiptim. Bu da beni onlardan daha tehlikeli yapıyordu. Sadece henüz bunu öğrenen olmamıştı gerçek hayatta. Bunu düşünürken yine aklıma o geldi. Acaba bu akşam gelecek miydi? Tanrının cezası herif hiçbir zaman tahmin edilebilir değildi. O yüzden onu beklemek zorundaydım hep. Bazen gelir, bazen gelmezdi. Ama ben hep bekliyordum. 

Eve girdim ve üstümdekilerden kurtuldum. Çırılçıplak izledim kendimi bir süre aynada. Sonra saate baktım. Aldığım elbiseyi giydim hemen ve evet, iç çamaşırı giymedim. Sonra masanın başına oturup gözlerimi ekrana diktim. Onu beklerken genelde alışveriş sitelerinde dolanırdım. Aldığım onca muhteşem elbiseyi, akıl uçuracak iç çamaşırlarını görebilen kimse olmamıştı. Arkadaşlarıma sorsanız, kot pantolondan vazgeçemeyen, modadan anlamayan salaş bir kız olarak tarif ederlerdi beni. Aslında bir bakıma doğruydu. Moda umurumda bile değildi. Oysa dolabımın içinde, birçok erkeği çılgına çevirecek şeyler olduğunu bilseler, hakkımda merak ettikleri şeyler bile değişirdi.

Bir saat daha geçti. Hala gelmemişti. Baka baka bitiremediğim alışveriş sitelerinden sıkıldım. Ama pes etmek de istemiyorum. Anlamsız sitelerde vakit öldürdüm. Saate baktım. Gelmedi. Kalktım. Pijamalarımı giyip uyumaya karar verdim.

Hiç yorum yok: